Kamala Harris, Demokratik başkan adayı olarak Joe Biden’ın yerini aldıktan sonra, ekonomi planının temelini oluşturacak bir dizi devlet yardımı önerisi sundu. Harris, özellikle yiyecek ve konut maliyetlerini düşürmeyi hedefliyor, ancak bazı önerilerinin tam tersine maliyetleri artırabileceği eleştiriliyor. Örneğin, Harris’in gıda fiyatlarını sabitleme önerisi, üreticilerin arzı kısmasına neden olarak fiyatları yükseltebilir veya kıtlığa yol açabilir. Benzer şekilde, 25.000 dolarlık ev sahibi olma teşviki de harcamaları artırarak enflasyonu körükleyebilir.
Harris’in fiyatları sabitleme girişimi, ekonomistler tarafından uygulanamaz ve zararlı olarak değerlendiriliyor. Geçmişte benzer politikaların başarısız olduğu, Richard Nixon’ın 1971’de uyguladığı fiyat kontrolleri örneğinde görüldü. Ayrıca, Harris’in önerdiği ev sahibi teşviki, COVID-19 döneminde yapılan nakit yardımları gibi, enflasyonu artırabilecek bir adım olarak eleştiriliyor. Bu tür teşvikler, piyasada talebi artırarak fiyatların yükselmesine neden olabilir.
Hem Harris hem de Trump’ın ekonomik politikaları eleştiriliyor, ancak bu popüler politikalar genellikle seçmenler arasında karşılık buluyor. Ekonomistlerin endişelerine rağmen, siyasi kampanyalarda karmaşık gerçeklerden çok basit vaatlerin etkili olduğu görülüyor. Harris’in planları, iyi niyetli gibi görünse de, uygulanabilirlik ve uzun vadeli ekonomik etkiler açısından risk taşıyor.
Yazının tamamını ve İngilizce orjinal halini okumak için tıklayınız…