- Trump’ın zaferi, dünya genelindeki anti-iktidar dalgasının bir parçası olarak görülüyor.
- ABD, seçmenlerin memnuniyetsizliğiyle birçok ülke gibi değişim arayışına yöneldi.
Donald Trump’ın seçim zaferi, yalnızca ABD’nin iç dinamiklerinden değil, dünya genelinde yaygın olan anti-iktidar dalgasından kaynaklandı. 2024 yılı, dünya genelinde tarihin en fazla seçmenin sandığa gittiği yıl oldu. Seçmenler, hangi partide olursa olsun iktidar partilerini cezalandırdı. Bu trend, İngiltere, Hindistan ve Güney Kore gibi farklı ülkelerde de gözlendi. ABD’deki seçmenler, mevcut iktidardan memnun olmadıklarını belirten Trump’a yönelerek bu küresel trende katıldılar.
ABD’de yapılan çıkış anketleri, seçmenlerin %70’inden fazlasının ülkenin gidişatından memnun olmadığını gösterdi. Bu durum, Demokrat Parti’yi destekleyen Kamala Harris’in beklenenden kötü sonuçlar almasına neden oldu. Harris’in yenilgisi, ABD’nin küresel anti-iktidar dalgasının dışında olmadığını gösterdi. Küresel bağlamda düşünüldüğünde, Amerika’daki bu kaymanın, diğer birçok ülkede olduğu gibi ekonomik sorunlar ve enflasyonla bağlantılı olduğu düşünülebilir.
Dünya genelinde Covid-19 sonrası enflasyon ve artan maliyetler, seçmenleri mevcut iktidarlardan soğuttu. Pandemi öncesi düşük fiyatları hatırlayan halk, yeni ekonomik şartları bir başarısızlık olarak görüyor. ABD’deki bu değişim isteği, ülkenin mevcut yönetimden kopma isteğini ortaya koyuyor. Küresel bağlamda, ABD seçmenlerinin de değişim arayışında olduğu anlaşılıyor. Amerika, artık dünyadaki diğer ülkeler gibi anti-iktidar dalgasının bir parçası.
Yazının tamamını ve İngilizce orijinal halini okumak için tıklayınız…