ABD ve müttefikleri, Çin ile rekabette askeri ve teknolojik cephelere yoğunlaşmış olsa da, ‘Küresel Güney‘ olarak bilinen gelişmekte olan dünyadaki üçüncü cephe kritik bir öneme sahip ancak yeterince dikkate alınmamaktadır.
Küresel Güney; Afrika, Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Orta Asya gibi bölgeleri içerir ve Çin bu bölgelerde yıllardır etkinliğini artırmıştır.
Çin, bu bölgelerdeki etkiyi genişleterek ABD’nin bıraktığı boşlukları dolduruyor ve ABD’nin etkisini zayıflatıyor. Özellikle Çin, bu bölgelerde stratejik kaynaklar, tüketici pazarları ve potansiyel müttefikler arayışında olup, ABD’nin karşılık vermekte yetersiz kaldığı eleştirilmektedir. Çin’in bu bölgelerdeki etkisi, yeni bir dünya düzeni oluşturma çabalarının bir parçası olarak görülüyor.
Çin, Küresel Güney’de “yeni Soğuk Savaş” olarak adlandırılan rekabette, stratejik yatırımlar ve diplomatik girişimlerle güçlü bir konum elde etmiş durumda. ABD ise bu bölgelerde alternatif bir strateji geliştiremediği için geri planda kalıyor. Çin’in ekonomik gücü, ABD’nin bıraktığı boşlukları dolduracak kadar büyük bir kapasiteye ulaştı. Eğer ABD, Küresel Güney’de daha cazip bir alternatif sunamazsa, bu bölgelerde Çin’in etkisi daha da artacak.
Küresel Güney’deki ülkeler, Çin ve ABD arasındaki bu rekabette kritik bir rol oynamaktadır. Çin, bu bölgelere altyapı, teknoloji ve güvenlik desteği sunarken, ABD’nin stratejisi yetersiz kalmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler, artık daha zengin ve bağımsız olsalar da, dış politikalarında Çin’in etkisine daha fazla açık hale gelmişlerdir.
Yazının tamamını ve İngilizce orjinal halini okumak için tıklayınız…